Sürekli Esnemek ve Göz Yaşarması: İktidarın Biyopolitik Göstergeleri mi?
Bir siyaset bilimci olarak bazen toplumun en sıradan görünen tepkilerinde bile iktidar ilişkilerinin izlerini aramak gerekir. Sürekli esnemek ve göz yaşarması gibi bedensel tepkiler, ilk bakışta sadece fizyolojik refleksler gibi görünür. Ancak siyaset bilimi açısından bu olgular, bireyin içinde bulunduğu toplumsal düzen ve iktidar mekanizmaları ile kurduğu ilişkilerin metaforik birer dışavurumu olarak da okunabilir.
Peki bedenin bu “yorgunluğu”, hangi kurumsal düzenin ve hangi ideolojik yıpranmanın göstergesidir?
—
İktidarın Yorgunluğu: Esneme Bir Direniş mi?
Esneme, biyolojik olarak oksijen eksikliğine ya da yorgunluğa verilen bir tepki olsa da, siyaset bilimi bu refleksi farklı bir düzlemde okur. Sürekli esnemek, toplumsal düzende “katılım zorunluluğuna” verilen sessiz bir itirazdır.
Vatandaş, sürekli uyarılan, sürekli konuşması, üretmesi ve “aktif” olması beklenen bir sistemin içinde yaşar. Bu sistemin içinde esneme, iktidarın taleplerine karşı bir mikro-direniş biçimi olabilir. Michel Foucault’nun “biyopolitika” kavramı burada devreye girer: bedenin kontrolü artık yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve duygusal bir disiplindir.
Peki ya sürekli esneyen birey, aslında sistemin monotonluğuna karşı bilinçdışı bir protesto mu gerçekleştiriyor?
—
Kurumların Görünmez Eli: Göz Yaşarması ve Duygusal Denetim
Toplumsal düzenin duygular üzerindeki etkisi, göz yaşarması metaforunda kendini gösterir. Göz yaşarması, hem fiziksel bir temizlik hem de bastırılan duyguların dışavurumudur.
Kurumlar –devlet, medya, eğitim sistemi– bireye “duygularını kontrol et” derken, aslında onun iç dünyasına müdahale eder. Bu, modern iktidarın en sofistike biçimlerinden biridir: duyguların yönetimi.
Göz yaşarması bu bağlamda, bastırılan kolektif hislerin taşmasıdır. Vatandaş, sistemin “duygusal sterilizasyon” politikalarına karşı, bir göz damlası gibi direnmektedir.
—
Erkek Stratejisi ve Kadın Katılımı: İktidarın Cinsiyeti
Sürekli esnemek ve göz yaşarması, yalnızca biyolojik değil, toplumsal cinsiyet açısından da farklı yorumlanır. Erkekler genellikle bu tür bedensel tepkileri stratejik bir zayıflık emaresi olarak bastırır. Çünkü erkeklik kültürü, “soğukkanlılık” ve “kontrol” üzerine inşa edilmiştir.
Kadınlar ise toplumsal olarak duygusal katılımın, empati ve iletişimin taşıyıcısıdır. Kadın bakış açısı, göz yaşarmasını bir “sisteme dahil olma”, bir “ortak hissetme” biçimi olarak kucaklar.
Erkek aklı stratejiktir; iktidarı yönetir. Kadın aklı ise toplumsal etkileşimi derinleştirir, demokrasiyi duygusal bir zeminle besler.
Bu iki bakış açısı, modern siyasetin iki kutbunu oluşturur: kontrol mü, katılım mı?
—
İdeolojinin Beden Politikası
İdeoloji yalnızca fikirlerle değil, bedenlerle de çalışır. Sürekli esneme, ideolojik yorgunluğun bedensel tezahürüdür. Göz yaşarması ise, hakikatle kurulan kırılgan ilişkinin duygusal sonucudur.
Sistem, vatandaşa “uyanık kal” derken, aslında onu sürekli tetikte ve uysal tutar. Bu noktada esneme, “uykusuzluk rejimine” karşı bilinçsiz bir savunmadır.
Peki biz, sürekli uyarılmış bir toplumda, kendi yorgunluğumuzun farkında mıyız? Yoksa ideolojik olarak programlanmış bir uykusuzlukta mı yaşıyoruz?
—
Vatandaşlık ve Yorgunluk Etiği
Vatandaş artık sadece oy veren, vergi ödeyen değil; aynı zamanda duygusal performans sergileyen bir aktördür.
Sürekli esnemek, bu performansa karşı bedensel bir red; göz yaşarması ise duygusal bir itiraftır.
Demokratik toplumlarda, yorgunluk bir kriz değil, bir bilinçlenme biçimi olabilir. Çünkü ancak yorgun birey, sistemin ritmini sorgular. Ancak ağlayan göz, gördüğünün farkına varır.
—
Sonuç: Esnemek ve Göz Yaşarmak – Bedenin Sessiz Politikası
Sürekli esnemek ve göz yaşarması, yalnızca tıbbi birer fenomen değil; toplumsal düzenin derin yapılarında yankılanan politik sinyallerdir.
Beden, tıpkı toplum gibi, bazen fazla oksijenden değil, fazla iktidardan yorulur.
Peki sen, gerçekten yorgun musun? Yoksa seni sürekli “uyanık” tutan sistemin farkında mı değilsin?
—
Etiketler: #iktidar #kurumlar #ideoloji #vatandaşlık #toplumsaldüzen #siyasetbilimi #bedenpolitikası